🫏 Erkekler Mast Yaparken Kimi Düşünür
•Birçok erkek, kadınları banyo yaparken izlemekten keyif aldığı gibi, onları banyo yaparken düşünmenin bile çok cezbedici olduğunu itiraf ediyor.•Hatırlamaları için erkekleri
prno izleyip öyle mast yaparm ben, kendi arşivim var benim onlar bana yetiyor şahsen. paylaştı. Ben vazo düşünüyorum genelde.. O kıvrımları beni deli ediyor. paylaştı. gerçekten değer verdiklerimi düşünmedim hiç değer vermediklerimi düşündüm. Mesela kız sevgilisiyle telefonda cinsellik konuşurken erkek kızı mı
ToplumsalCinsiyet Yanılsaması Kitap Açıklaması. Bebeklerin cinsiyeti anne rahminde belirlenir fakat asıl ayrım toplumda başlar: Erkek bebeklere mavi giydirilir, kızlara pembe; erkekler analitik düşünür, kızların duygusal zekâsı keskindir; erkekler ağlamaz, kızlar şefkatlidir; erkekler iş hayatında ve toplumda üst
Kimi leri ne yediğimi, yalnız hissedip hissetmediğimi, kor kup korkmadığıını ve bunlara benzer başka sorular sordular. Diğerleri, gelirimin ne kadarını hayır işle rine ayırdığıını ve büyük aileleri olan kimileri ise kaç yoksul çocuğa yardımcı olduğumu öğrenmek için can atmaktaydılar.
Paylas Kadınların hepsi erkeklerin aslında hangi kadınsı davranışlardan etkilendiğini merak eder ve bu konudaki önerileri asla gözden kaçırmazlar. Erkekleri kimi zaman şirin, kimi zaman seksi, kimi zaman çılgın veya uyumlu davranışlarınızla siz de büyüleyebilirsiniz. 1- Her ne kadar dudak parlatıcılarının yapışkanlığından şikâyet etseler de, ıslak
29- Birçok erkek romantizmi yaşarken müziğin etkileyici olduğunu düşünür. 30- Bir erkek bir kadından gerçekten hoşlanıyor veya onu seviyorsa, onu uyurken izlemenin tarifsiz bir duygu olduğunu düşünür. 31- Beklenmedik sürprizler erkekler için her zaman etkileyicidir.
Erkekleri eriten davranışlar. Erkeklerin genel bir kısmı bu davranışlara karşısında büyüleniyorlar. Peki neymiş bu davranışlar derseniz hep beraber yazımızı inceleyelim. Erkekler bu davranışlara bayılıyorlar buyurun açıklayalım maddeler halinde. Erkekleri kimi zaman şirin, kimi zaman seksi, kimi zaman çılgın veya
Aslanburcu erkeği oldukça hareketli ve enerji dolu bir yapıya sahiptir. Yerinde durmak nedir bilmez. Sürekli hareket halindedir ve yorulmak nedir bilmezler. Aslında bu durum kimi zaman başlarına olumsuzluk açabilir. Aslan burcu erkeğini sürekli olarak bir konu üzerinde yoğunlaşırken görmek oldukça zordur.
İstanbulYabancı Sindy Escort Bayan. Yabancı Sindy Escort Bayan Nerede ise tüm erkekler kadınların dırdırından şikayet ederler ama canları sıkıldıklarında da yine kadın şarkılarını dinlerler. Kadınlar ile alakalı bir sorun bu aslında seslerinin ne kadar yüksek çıktığı ile alakalı değildir erkeklerin sandığı
VajinismusTedavisi. Vajinismus, nedenleri çeşitli olmasına rağmen, tedavisi kesinlikle mümkün olan psikolojik bir sorundur. Vajinismus tedavisi için gelen danışan, ilgiyle ve ayrıntılı olarak dinlenilmelidir. Duyguları anlaşılmaya çalışılmalıdır.
Erkeklerde idrar yaparken zorlanma neden olur? Erkeklerdeki idrar tutukluğunun nedenleri olarak; Psikolojik nedenler, alınan ilaçlar, enfeksiyonlar, prostatın yaşlılığa bağlı büyümesi, prostat veya idrar kanalı iltihabı, sSinir sistemi hasarları, idrar retansiyonu, anüri ve mesane ve üretranın patolojik hastalıkları olarak sayılabilir.
Anasayfa; Kadın; Erkekler ne söylemez kadınlar ne anlar? Erkekler ne söylemez kadınlar ne anlar? Erkeklerin bazı cümlelerinden kadınlar o kadar farklı şeyler çıkarabilir ki..
fcb3oFf. Seks yaparken erkekler ne düşünür Eyl 28, 2018 1809
ERKEKLER NASIL DÜŞÜNÜR. ERKEKLERIN DÜNYASINDA BAŞARILI OLMANIN 7 ALTIN - ADRIENNE MENDELL ürününün 1 adet mağaza içerisinden ücretsiz kargo seçeneği ile en uygun mağaza fiyatlarını inceleyip, mağazaya git butonuna tıklayarak keyifle alışverişinizi Bireysel Gelişim Kitapları fiyatlarını ve özelliklerini inceleyerek ürün hakkında detaylı bilgiye sahip olabilirsin. ERKEKLER NASIL DÜŞÜNÜR. ERKEKLERIN DÜNYASINDA BAŞARILI OLMANIN 7 ALTIN - ADRIENNE MENDELL yorumları okuyup, sizde yorum bırakabilirsiniz. Mağaza üzerinden alışverişler ilgili mağazanın sorumluluğundadır.
Okurlarımdan Deniz oldukça üzgün. 2,5 yaşındaki cimcimesinin yaramazlıklarıyla nasıl başa çıkacağını bilemiyor. [Gel de bana sor. Aynısından bir tane de bizim evde var ] Minik kızın son numarası öfkelendiğinde annesine ya da babasına tokadı basmak… Deniz bu durumda nasıl davranacağını bilemiyor. İşte Deniz’in emailinden satırlar… yaşında bir kızım var. Birşeye hayır deyince ya da onun dediği şeyleri yapmayınca öfke krizine giriyor. İstediği olana kadar hiçbir sözümü dinlemiyor. Giderek daha hırçınlaşıyor. Geçen gün bana tokat atmaya çalışırken elini havada yakaladım. Bu durum beni çok üzüyor. Görümcemin de aynı yaşlarda oğlu var. Yaramazlık yapınca fazla canını yakmadan, hafiften pataklıyor. Görümcem bana “Sana vurmak istediğinde sen de ona vur. Anlasın canının acıdığını, vurmanın kötü birşey olduğunu…” diyor. Geçen gün yine koltuk tepelerinde gezince nihayet dayanamayıp ben de poposuna bir tane yapıştırdım. İnanamayan gözlerle bana baktı ve odasına kaçtı. Yarım saat ağladı. Çok üzüldüm, içim parçalandı. Vicdan azabından uyuyamadım. Ona bir kere daha vurmak istemiyorum, ama, diğer her yöntemi denedim, hiçbir şey işe yaramıyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Resmen tepemize çıktı… Ne olur bir çözüm Deniz,Emailini okurken aklıma gelen bir seri soru ve bu sorulara kendimce verdiğim yanıtlarla yazıma kararını bilinçli olarak, düşünerek verebilen var mı? Şu bir gerçek ki, dayak düşünülüp, taşınılarak, serin kanlı olarak ya da çocuğumuzu eğitmek kaygısıyla verilmiş bir karar değil. Öyleyse vay halimize… Dövme bir öfke patlaması ya da bir çaresizlik anı sonucu ortaya çocuğunu terbiye edebilen var mı? Döverek verdiğimiz gerçek mesaj nedir? Çocuk sizce yaptığının hatalı olduğunu mu düşünüyor? Kısacası sizin olmadığınız/görmediğiniz bir ortamda aynısını tekrar edecek mi? Yoksa yaptığında bir yanlış görmediği halde acı çekmekten uzaklaşmak için mi davranışını değiştiriyor?Özellikle ufak çocuklar bir müddet sonra aynı hatayı tekrar yapıyor. Çünkü yapılan kabahatle verilen ceza arasındaki neden-sonuç ilişkisini tam olarak kuramıyorlar. Ayrıca işler sarpa sardığında döverek çözüm buluyorsak çocuğumuza nasıl bir örnek oluyoruz? Dövmenin normal olduğunu mu, kabul edilebilir olduğunu mu öğretiyoruz? Böyle bir ortamda büyüyen çocuk okulda arkadaşlarına, gençlikte sevgilisine, aile sahibi olduğunda kendi çocuklarına ve eşine sizce nasıl davranacak?Az dövmek, kararında dövmek diye birşey var mı? Ufak çocukların canını yakmamak için az vuruyorsak, çocuk büyüdükçe biz de dövmenin dozunu mu artıracağız? Bu nereye varacak?Dövme çocuğumuzun yaramazlıklarına sabrımız tükendiğinde ya da başka hiçbir çözüm bulamadığımızda ortaya çıkan bir durumsa, bir başka deyişle düşünülerek verilmiş bir disiplin kararı değil, reaktif bir eylemse; dövülen çocuk bir müddet sonra aynı hatayı tekrar yapıyorsa, döverek amaçladığımız dersi bir türlü veremiyorsak; dövme çocuğumuzun canını acıtan, çocuğumuzla aramızdaki güven ilişkisini zedeleyen ve bizi kötü hissettiren bir uygulamaysa…Sahi neden dövüyoruz?Neden Dövüyoruz?Çocuğumuzu terbiye ettiğimizi düşündüğümüz için,Öfkemizi yatıştırmak için,Daha iyi bir terbiye yöntemi bulamadığımız için çaresizlikten,Başka terbiye yöntemleri uygulamaya zamanımız olmadığından zamansızlıktan,Bildiğimiz en iyi terbiye yöntemi olduğundan daha önce bize uygulanmış olduğundan yukarıdaki nedenleri dönüp bir kere daha okuyun. Yaptığı kabahat ne olursa olsun, çocuğunuz gerçekten bu nedenlerle dayak yemeyi, yani vücuduna orantısız fiziksel darbe uygulanmasını hak ediyor mu?Lütfen çocuğumu az, hafifçe, acıtmadan dövüyorum demeyin. Çünkü dozajı ne olursa olsun, siz ondan senelerce büyük, kilolarca ağır ve akıl yaşı çok daha büyük bir yetişkinsiniz. Dolayısıyla uyguladığınız ceza da DisiplinŞimdi eminim hepinizin aklında şöyle bir soru var “Neden dövdüğümüz ve neden dövmememiz gerektiği hakkında pek çok şey söyledin Tanla. Ancak hala çocuğumuz yaramazlık yaptığında ne yapacağımızı bilmiyoruz. Bize işe yarayan birşey söyle, bir taktik öner…” diyorsunuz. İşte şimdi oraya geliyorum…Birazdan yazacağım disiplin önerileri, ki bunlara kısaca pozitif disiplin diyelim, Can’ı büyütürken edindiğimiz tecrübelerden yola çıkarak geliştirdiğimiz ve eşim Kuzey ile beraber uyguladığımız taktiklerdir. Can şu anda yaklaşık 3,5 yaşında ve disiplin için dayağı hiç kullanmadık. Bu elbette Can’ın melek gibi bir çocuk olduğu ve bizim de mükemmel birer ebeveyn ya da bir aziz olduğumuz anlamına gelmiyor. Aksine Can oldukça hareketli bir çocuk. Söz dinlemediği, bizi çileden çıkardığı, saçımızı başımızı yoldurduğu günler fazlasıyla oluyor. Biz sadece anne ve babası olarak dayağı bir terbiye yöntemi olarak uygulamamayı tercih gerektiren durumlarda dövmek yerine aşağıdaki taktikleri uyguluyoruz. Yalnız özellikle belirtmek istiyorum ki bu taktikler bebekler ve anaokulu çağındaki ufak çocuklar için geçerli. Daha büyük çocuklar için farklı yöntemler uygulanabilirDikkatini Başka Yöne Çek Bebekler dahil tüm ufak çocuklarda yaramazlık baş gösterdiğinde uygulanabilecek altın kural dikkatini başka yöne çekmek. “Yapma!” demek yerine, “Gel bu oyunu oynayalım!” demek çoğunlukla işe yarıyor. Kabul ediyorum. Çocuğumuz her yaramazlık yaptığında başka bir aktiviteye yönlendirmek için zamanımız ya da sabrımız olmayabilir. Ancak yapılan yeni aktivitede çocuğumuzla saatler geçirmemiz gerekmiyor. 5-10 dakika onunla oyalansak genellikle oyuna dalmalarına yardımcı oluyor. Kısacası, yapabildiğimiz her durumda ilk taktik olarak dikkatini başka yöne çekmeyi Tanı Ufak çocuklarda hırçın ve yaramaz davranışları tetikleyen belli başlı durumlar var. Mesela Can bütün gün okulda kaldıysa eve geldiğinde çok hareketli ve yaramaz olabiliyor. Bu durumda neden söz dinlemediğini bir bilmece olarak görmek yerine çocuk bünyesini tanımak gerekiyor. Şu bir gerçek Küçük çocuklar aç ya da uykusuz olduklarında ya da gün içinde bir sebeple onunla yeterince ilgilenemediğimizde hırçınlaşıyorlar. Çaresi belli. Çocuğu yedir, uyut ya da yaptığın işi bırakarak çocukla biraz oyna. En azından yaramazlığın sebeplerinin bunlar olmadığından emin olalım. Bırak Yapsın Ufak çocukların müthiş bir enerjileri ve merak dolu bir dünyaları var. Bize tanıdık ve bildik gelen, günlük hayata dair pek çok ayrıntı onlar için keşfedilmeyi bekleyen bir macera. Şöyle bir düşünelim Çocuğumuza gün içinde kaç defa “hayır!” diyoruz ve bu “hayır”ların bir kısmı gerçekten gereksiz olabilir mi? Annem biz küçükken fazla yaramazlık yaptığımızda “Sizin suyunuz kaynadı!” derdi. Gerçekten suyu o kadar kaynatmaya gerek var mı? Çocukların da eğlenmeye hakları var. Üstelik bizim çocuklarımız eğlence açısından bizim kadar şanslı değil. Sokaklarda özgürce koşup oynamak yerine, bütün gün apartman dairelerinde tıkılıp kalıyorlar. Çocuğunuz dünyayı keşfederken oyun oynarken ona hayır diyebilmek için 3 kriteriniz olmalı… Yaptığı hareket agresif mi? başkalarına vurmak, ısırmak, tehlikeli mi? caddeye kaçmak, bıçakla oynamak, ya da uygunsuz mu? yemek tabağını devirmek, dükkanda raflardaki oyuncakların hepsini istemek Bu kriterler dışında kalan şeyleri biraz maruz görün. Bırakın mutfaktaki tencerelerle oynasın. Bırakın musluktaki su ile oynasın ve üzerini ıslatsın. Elbette bir noktada “Bu kadar ıslanmak yeter, haydi şimdi üzerimizi değişelim. Yoksa hapşuuu! diye hapşırmaya başlarsın…” diyebilirsiniz. Ama çocuksu keyfini bir süre almasına izin verin. Durumu Ortadan Kaldır Ufak çocukla yaşarken en çok ihmal edilen taktiklerden biri de yaşam alanını çocuğa göre düzenlemek. Bunun disiplinle ne ilgisi var diyeceksiniz. Ancak fazlasıyla ilgili. Günlük hayatta çocuğa yasakladığımız, hayır dediğimiz pek çok şey, aslında onun keşfetmek istediği ama kendisi için tehlikeli olan ya da bizim için özel olan eşyalarla/durumlarla ilgili. Biz ne kadar hayır desekte çocuğumuz bazı şeyleri yapmak isteyecek. O televizyon kumandası kurcalanacak. O vazoya oyuncak arabayla vurulacak. O prize çatal sokulacak. Bunlara izin veremeyeceğimiz açık. Ancak sürekli hayır deyip, sürekli alarmda, sinir harbi içinde yaşamaktansa yaşamı kendimiz için kolaylaştırmamız lazım. Kumanda yüksek bir yerde tutulabilir. O vazo, çocuk büyüyene kadar kilitli bir dolaba konabilir. Prizlere zaten mutlaka güvenlikli priz koruyucu takmamız lazım. Kısacası sürekli herşeye hayır deyip, o suları kaynatıp, sonunda çileden çıkacak hale gelmektense, “hayır!”a yol açacak durumları ortadan kaldırmak daha akıllıca… Ufak çocuğumuz varsa yaşam alanımızı gözden geçirerek potansiyel tehlike ya da üzüntü yaratacak durumları, çocuğumuz büyüyünceye kadar ortadan kaldırmamız/engellememiz gerek…Takım İşi Disiplin gerçekten takım işi. Anne, baba ve çocuğun bakımında söz sahibi olan büyükanneler, bakıcılar, öğretmenler gibi tüm yetişkinler disiplin konusunda aynı telden çalmalı. Annenin hayır dediği davranışa babanın evet demesi, evde uygulanan bir kuralın büyükannenin evinde esnemesi kadar çocuğun aklını karıştıran birşey yok… Çocuğun bakımına katılacak herkes ciddi anlamda oturarak konuşmalı, kuralları belirlemeli, benimsemeli ve uygulamalı… Bu kural genelde bilinmesine rağmen uygulanmıyor. “Ayy, anneme birşey diyemiyorum… Ben yapmıyorum ama bakıcımız yaptırıyormuş…” gibi sözleri sıklıkla duyuyorum. Anneniz, hele ki çocuğunuza bakmayı kabul eden anneniz, sizin en yakın arkadaşınızdır. Annenizle konuşun. Yaptığı farklı uygulamanın çocuğun terbiyesinde oluşturduğu etkiyi anlatın. Bakıcınızla konuşun. Davranış değişmiyorsa bakıcınızı değiştirin. Anlat Çocuğunuz biraz büyüyüp, laftan anlayacak yaşa geldiğinde bu taktiği rahatlıkla uygulayabilirsiniz. Bu taktik, çocuğumuzun istemediğimiz şekilde davranacağını tahmin ettiğimiz durumların kontrolünü önceden ele almakla ilgili. Her markete gittiğinizde çocuğunuz raflara saldırıyorsa, markete girmeden önce onunla konuşup, beklentilerini oluşturmasını sağlayabilirsiniz. Örneğin biz markete girmeden önce daha arabadayken, Can’ın emniyet kemerini çözmeden önce, “Birazdan markete gidip alışveriş yapacağız. Sen de bizimle gelebilirsin. Ancak sağda solda koşmak yok. Market arabasında oturacaksın. Yaramazlık yapmak yok. Eğer yaramazlık yapacaksan istersen arabada babanla kalabilirsin. Uslu mü?” diyoruz. Sözü vermeden arabadan Hissettiğini Söyle Çocuğunuz yaramazlık yaptığında “Çok yaramazsın.” demek ya da nedensiz olarak “Yapmayacaksın, etmeyeceksin.” demek yani okları çocuğa yönlendirmek yerine, yaramazlığın sizde/başkalarında yarattığı etkiden yola çıkarak disiplini deneyebiliriz. Son dönemlerde bizim de bolca uyguladığımız bir taktik bu… “Can, lütfen piyanonun sesini çok açma, bugün çok yoruldum, başım ağrıyor.” “Legoyu duvara vurma. Alt kattaki komşular uyumak istiyormuş.” “Kafama arabanla vurunca canım acıyor.” “Duvarlarımızın kalemle çizili olduğunu görünce üzülüyorum. Haydi resim defterine çizelim.” Ufak çocuklar gerçekten sizin ve başkalarının hislerine önem veriyor, özen gösteriyor. Yeterince sakin olarak, kızmadan, bağırmadan bunu uygulayınca bir müddet sonra çocuk mesajı Duvara Gidiyorsun Yabancıların time-out dedikleri bu yöntem genelde Can çok fazla yaramazlık yaptığında başvurduğumuz son yöntem. Diğer yöntemler işe yaramazsa onu mama sandalyesine oturtup, yaptığı kabahatin büyüklüğüne göre 2-3 dakika orada bekletiyoruz. Sandaleye oturturken “Şunu yaptığın için buradasın. Yaptıklarını bir düşün.” diyoruz. Mama sandalyesi bizim oturduğumuz odada, yüzü duvara dönük olarak duruyor. Can bu durumdan pek hoşlanmıyor. Genelde önce sinirlenip, çığlık atıyor, biraz ağlıyor. Ancak sonra sakinleşiyor. 2-3 dakika sonra ona “Yaptıklarını düşündün mü? Bir daha yapacak mısın?” diye soruyoruz. Sakinleşmemişse 1-2 dakika daha oturtuyoruz. Genelde bu maksimum 5 dakikanın sonunda özür dileyerek sandalyeden iniyor. Bu süreyi 5 dakikadan fazla uzatmamakta fayda var. Duvar cezasının anlamını çocuk bir kere öğrendikten sonra kimi zaman uygulamaya bile gerek kalmıyor. “Yaptığına son vermezsen duvara gideceksin. Üçe kadar demek bile yeterli oluyor. Daha 3'e gelmeden sakinleşiveriyor. Bizim Can’a dayak yerine uyguladığımız disiplin yöntemleri işte böyle. Bu yöntemlerden bazılarının emek ve zaman istediğinin farkındayım. Ancak çocuğunuz sizin en kıymetli varlığınız. Her konuda onun için en iyisini yapmaya çalışıyorsunuz. Disiplin verirken de dayaktan daha iyisini ilk kez çocuğunuz olacaksa şanslısınız. Kendinizi baştan eğiterek dayağı disiplin uygulamalarınızın dışında tutmayı başarabilirsiniz. Çünkü dayak çığ etkisiyle büyüyor. Bir kere başlayınca sonu gelmiyor, dozajı ve sıklığı gittikçe daha önce dövdüyseniz, hemen, bugün bırakın. Kimse sizi yargılamayacak. Ebeveyn olmanın kimi zaman ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Ancak, eğer bu yazıyı okuyorsanız, birşeyleri değiştirmek istiyorsunuz demektir. Siz bilinçli bir ebeveyn olarak bundan daha iyisini yapabilirsiniz. Çocuğunuz, ne kadar yaramaz ve söz dinlemez olursa olsun, onu terbiye etmenin başka yolları bulunabilir. Unutmayın! Dayak bir mecburiyet değil, bir kalın,SevgilerTanlaDiğer yazılarım için>> Bebek ve BenTwitter>> Bebek_ve_BenPinterest>> bebekvebenKaynaklarÖnemli notlar Bu blogdaki yazılar bir anne olarak kişisel tecrübelerimden oluşmaktadır. Doktor veya tıbbi ehliyete sahip bir kişinin tavsiyesi niteliğinde değildir. Lütfen sağlık konularında karar vermeden önce araştırmalarınızı yapın, sağduyunuzu dinleyin ve doktorunuza danışın.
belli didaktik nedenlerden dolayı erkek insanı, dar bir giysinin içine park edilmiş veya şekli iyice dışa yansıtılmış göt[ler] gördüğünde kendinden geçebilir, bakışlarını sabitleyebilir; bu kimi zaman bir oyun, kimi zaman ezberlenmiş bir dawranış biçimidir. mesela bir oyun olduğunda yola çıkılır, yol uzundur, göt caziptir, ne cepte çekirdek, ne kulakta bir walkman, ne de yollarda çizgiler wardır, akıldaki düşüncelerden de bir nebze uzaklaşarak o yolu yürünebilir kılmak da o esnada şekilli bir göte rastlanır, gözler dikilir, "acaba nasıl", "şu açıdan nasıl", "lan dur yetişebilecek miyim" niyetleriyle göte kilitlenme vuku bulmuş olur, artık lokomotifin ardından istemsizce giden bir vagon gibi ilerlemektesinizdir... bazen vagonun kopması gereken istasyona gelinir, bazen vagon başka bir lokomotife çeşitli oyunlar wardır... mesela bir "ezbere" veya "içgüdü" olduğunda bir minibüstesiniz diyelim, arka 4lüde 4 erkek, o sırada kabak gibi bir götü olduğu halde minibüse bir bayan biniyor ve yüzünü şoföre, sırtını 4'lüye belirli periyodlarla, o köte kesik atacaklardır. bunu yapmayı istediklerinden, bunu yapmadan duramadıklarından değil, çoğunlukla bir reflekstir bu... araştırmalarım sonucunda sadece göte bakarak boşalan, göt izleyerek kendini bulan insanların sayısının kayda değer olmadığı sonucuna da neden; takip ettiğimiz yayınlar; televizyonlar, gazeteler ve ayaklı gazeteler, "kadın götü"nü izlenmesi ve kaçırılmaması gereken bir ekran olarak insanlara sunuyorken, erkek ve dahi insan, müsait bir göt görünce ona bakmaması gerektiğini, bakınca eline, aklına bir şey geçmeyeceğini düşünemiyor, gayr-i ihtiyari dalıyor, gözlüyor, ping'liyor. yoksa ne işi olur insanın değişik içgüdüler olasıdır. gözlemlerime dayanarak diyebilirim ki erkekler bu kilitlenme olayına çok erken yaşlarda adamdan sayılmadıkları için kadın kadına toplantılara götürülürler ve yanlarında rahat rahat oturulur açılıp çocuğun yaşı ilerlemişse hanim hanim kocani da getirseydin şeklinde annesine şakacıktan fırça atılır. henüz superego denen sosyalleşme hedesi bu erkeklerde gelişmemiştir sonradan gelişip gelişmediği de henüz bilimsel olarak kesin bilinmiyorve kilitlenmekle kalmazlar minik masum ellerini uzatıp dokunuverirler. ortamdaki abla ,anne, teyze vs gibi hatunlar da olayı kikir kikir kikirdeyerek karşılarlar ve kikirdemeler arasında aaa ne ayıp derler ama çok geçtir artık, o kadar kikirdedikten sonra gel de çocuğa kötü veya yanlış birşey yaptığını anlat. bu kilitlenmenin bir de erkeklerde memeye kilitlenme şekli vardır ki aynı koşullarda aynı gelişmeler gözlenebilir. yolda efendi efendi yuruyorsun..hic bir sucun yok.. ya$in 18 genc delikanlisin. hapse felan girmedin, ickin yok sigaranin ismini bile yeni duymu$sun . karincayi bile ezmeyen birisisin *. tam eve dogru giderken lumburdaggg diye bir anda onune koskoca bir kadin geciveriyoo. kafayi kaldirmanla gotu gormek bir oluyo.. eee $imdii gelde kilitlenmee. ister istemez * minik baki$lar atiliyor. ve ba$ka dunyalara daliniyooo. * sıkılmadan jogging yapmanın en etkili yolu. kitlenebilite oranı ve hedefi kaybetmeme hırsı abazanlık katsayısınlan doğru orantılıdır. g string ve beyaz pantolon karışımı hedef menzilden çıkınca normal yaşama dönülür ve kanka ile diyalog genellikle şöyle gelişir-.....-.....-ben ne diyordum demin yahu?-ne bileyim be... er kişide "lan bi kere elleyip kaçsam mı?" sorunsalı yaratır bkz akillara zarar sorunsallar ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
özünde aldatmaktır derim ve kendi uçağımızı yapıyor olmamız çok iyi bu arada. 2. eşi düşünüyordur. eşini düşünüyorsan neden hayalinde yapıyorsun. fiziki aldatma ile yakın seviyededir. er geç yapılır bu. diğer canlılar gibi tek eşlilik fıtratımıza uygun olmadığından haybeye eziyet ve ikiyüzlülüğü sürdürme durumu. hayaller, fanteziler ucabildiğiniz, lazerle adam kesebildiginiz, türlü düşüncelerinizi açığa vurduğunuz ortamlardır kendinizi sınırlamayın...uygulamaya koymadığınız eylemden sorumlu değilsiniz... ayrıca başlıktaki diğer saçmalık eşin varsa ne diye mastürbasyon yapıyorsun... herkes özünde biraz ahlaksızdır insanları bu utandırmaz bu düşüncelerini başkalarının öğrenebileceği ihtimali utandırır... hayallerinize gem vurmayın gençler çavuşu tokatlamaya devam... eşiniz varken mastürbasyon yapmak da ne bileyimedit bazı beyin yoksulu yazar ve çaylaklar işin normal veya anormal boyutunu düşünerek aşağılayıcı mesajlar atıyor gülmemek elde değil amk beyinsizlerine. şu entryde olayın gereksizliğinden bahsettim lan geri zekalılar eşten başkasını düşünmeyeceksen ne diye mastürbasyon yaparsın, eşini düşüneceksen de yine mastürbasyon yapmak anlamsız, bırak mastürbasyonu git gerçeğini yap işte. belli bir süreliğine eşinden ayrı değilsen ya da eşin ölmemişse tabi heyecan için şarttır... aldatma sayılır mı? kesinlikle evet... ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
erkekler mast yaparken kimi düşünür