🦁 Erkeğim Ama Kadın Gibi Hissediyorum
O kadar yorgun ve tükenmiş hissediyorum ki. Evin içinde sürekli bir bayram temizliği var. Her yer, her yerde! Bir de üstüne tüm bu işleri bugüne kadar başkası yapmış gibi davranan bir erkek kişisi var. Sağ olsun desteğini esirgemiyor, eli iş tutuyor çocuğun. Ama olmuyor, olmuyor Bana yetmiyor.
30 Nisan 2008. 45.788. 24.918. 11 Haziran 2013. limonkiz. #3. Daha yasim kucuk ama hemen hemen her iliskide olur boyle seyler. Kendi kararini kendin vermelisin biz ne iliskinizi nede cocugu tanimiyoruz. Hamilelik günlüğü : Doğumdan bu güne 1682 gün geçti.
Hiçilişkiniz olmadığına göre gebelik konusunda endişelenmenize gerek yok. Ama adet kanamasının gecikmesi bir sorundur. 1 hafta veya daha uzun süreli adet gecikmeleri, yumurtlama ile ilgili bir sorun olduğunu gösterir. Bu düzensizlik için muayene olmanızı öneririm. Adet gecikmesi konusunda detaylı bilgi almak için;
Ölmek, çağrıştırdığı o dipsiz, karanlık duygu bu gece korkutuyor beni. Var oluşumun nedeni; o yeşil gözlü güzel kadın, yani annemin yanımda uyurken kalkıp duran göğsünün ve verdiği o sıcak nefesi duymak dünyada alabileceğim hiçbir hazza eşdeğer değil. O varsa varım ben. Benim yaşamam onun sayesinde.
Ağzından çıkanı kulağı duyardı kadının. Şuuru yerinde olurdu. Gözü dönmezdi aşırı östrojenden. Bayılacak gibi olmazdı. Öyle bakmazdı. hacıosmanoğlu haklıymış ama. Dediği kadar varmış. Ya da "yokmuş" dediğimiz kadar. 1 gün bile kadın olamadı. 1 gün bile kadın kalamadı.
Kadınlara gelince, danışanlarımın arasında evli olduğu halde bir başka evli erkekle ilişki içinde olanlar da vardı. Ama kadınlar genellikle ihmal edilmenin acısını bir başka erkekte arıyor ve ona aşık oluyor. Çünkü kadın sevilmek istiyor, ilgi istiyor, iltifat istiyor, doğasında var. Bunların bittiğini anda yeni arayışlar içine giriyor.
Erkekler daha düz bakar ya her şeye, ben de erkek gibi bakarım. Ben baya maskülen kaldığımı hissediyorum kadınların yanında. Galiba ben erkeğim" dedi. Birçok kez evlilik teklifi aldığını fakat kendisini ikna edebilen doğru insanın karşısına çıkmadığını belirten Simge Fıstıkoğlu "Evlilik için ikna edebilen olmadı.
Esra Karayel. SORU: 12 yıllık evli bir erkeğim. İki oğlum var. Karımla ilişkim öylesine devam ediyor. Başka kadınlarla da oldum birçok kez. Ama şimdi gerçekten aşık oldum. Bana
Fıstıkoğlu ilginç bir açıklamaya imza atarak: 'Ben baya maskülen kaldığımı hissediyorum kadınların yanında. Galiba ben erkeğim' dedi. Sunucu Simge Fıstıkoğlu, Emre Saygı'nın
EpimediumForce marka epimedyumlu macun ürününden en yüksek düzeyde fayda görmek istiyorsanız ilişkiden 1 saat önce sadece 1 çay kaşığı yiyin ve alkol ile birlikte tüketmeyin. Daha fazla yediğinizde daha iyi etki etmeyeceği gibi baş ağrısı ve tansiyon yükselmesi yapabilir. Bu nedenle bu kurallara uyulması önemlidir.
M: Sosyoloji ile ilgilenen bir öğrenci ve herşeyden önce arkadaşın olarak bilmek istediğim bir şey var. Yeni bir topluluğa girdiğimizde, Şikago Üniversitesi gibi zorlayıcı bir ortamda özellikle, kendimizi kabul ettirmek ve rahat hissetmek çok güç. Örneğin yabancı bir öğrenci olarak ben bunu her gün hissediyorum.
İlkgecemiz biraz zor geçti annesi sürekli bağırdı bize. Aynı evde yaşamak fikri çok güzel yani salihimin annesi benim annem gibi ama cicim aylarında en azından yanımızda olmasa. ayakları yok diye bazen beni zorluyor. tam uykuya dalıyoruz, bağırıyo bize tuvalete gdecem diye. geceleri su içirmiycem artık ona. salihimle bişiler yapamıyoruz hasret gideremiyoruz çünkü.
2m6X.
RÖPORTAJCANAN DANYILDIZ Güzel ve başarılı bir sporcu! Kaç yaşında yüzmeye başladınız? Bulgaristan’da doğdum, yaşında yüzmeye başladım. O yaşa kadar komiktir, sudan çok korkuyordum! Annem benim kadar dereceleri olmasa da kulübe üye bir yüzücü. Onunla deniz kenarına ya da havuza gidince suya dokunamıyordum bile! Enteresanmış, sonra? Bulgaristan’da okul kıtlığından yarım dönem sabahtan öğlene, diğer yarım dönem de öğlenden akşama kadar gidersiniz. Acayip boş zamanım kaldığını görünce, bir sporla ilgilenmek istediğimi anladım. Annem de O zaman yüzmeyle ilgilen, ama önce yüzmeyi öğren’ dedi. Böyle bir anne için utanılacak bir durum olmalı! Gülüyoruz Evet! Kendi müthiş bir yüzücü ama bende iş yok! İlk eğitim gününde havuz 20 dereceydi ama çıktığımda titriyordum ve mosmor olmuştum. Galiba birkaç hafta sonra, giderek keyif almaya başladım. Yüzmeye başlayınca, Bir gün Rio’ya giderim’ gibi bir hayaliniz oldu mu? Hayır hiç! Bu kadarını tahmin etmeyi bırak, hayal de etmedim. İlk hocam yeteneğimi fark edince, annemle eğitimimi arttırmaya karar verdiler ve ne yapacağımı görmek istediler. Pardon, babanız bu işlerin neresinde? Annemle boşanmışlardı. Babam sporla ilgilenme kısmında hiç yok. Çok yakın değiliz. Büyürken de yanımda yoktu açıkçası. İlk yarışmanız ne zaman? yaşında Bulgaristan’da küçük yüzücülerin katıldığı ulusal bir yarışma. Ve ben yüzerken hatalar yaptığım için diskalifiye oldum. Bir çocuk olarak yarışmadan sallanmış olmayı pek umursamadım. Ama ne zaman ki 11 yaşına geldim, bu işi ciddi olarak yapmam gerektiğini anladım. Bir karar anı var mı? Evet! Bulgar televizyonunda Altın madalya sahibi tek Bulgar yüzücü’ diye bir sporcuyu anons ettiler. Anneme döndüm Ben bu olmak istiyorum’ dedim. Yalnızca 11 yaşındaydım ve bu kadından sonraki isim olmayı kafaya koymuştum. Size niye Bayan Kelebek’ lakabını taktılar? Dövmelerimden! Vücudumda 3 kelebek dövmesi var. Yüzme stiliniz nedir? Sırtüstü yüzüyorum. Uzmanlık alanım bu. 50 ve 200 metrede yüzüyorum. boyundayım, kilom da 69-71 arasında gidip geliyor. 'Suda belirleyici şey saniyelerdir' Şimdiye kadar kaç madalya kazandınız? Birçok! Çok farklı yarışma ve karşılaşmalarda yüzdüm. Ama uluslararası yarışmalarda, Avrupa ve Dünya Şampiyonası’nda olanlar daha kıymetli... Detaylı anlatsanıza, heyecanlı! 2007’de kış sezonunda Avrupa Şampiyonluğu’na katıldım. Ondan sonraki her yıl da orada yüzmeye hak kazandım. 2008’de yaz sezonunda Gençlik Dünya Şampiyonluğu’na katıldım. 2009’da Dünya Şampiyonluğu’nda mayo giydim. Ve finallere girdim, 8’inci oldum. Avrupa şampiyonluğu yılda 2 kez olur, biri yazın, diğeri kışın. Yazın 50 metre, kışın 25 metre yüzülür. Olimpik havuzlarda yüzersin. Her 2 yılda bir de dünya şampiyonluğu için yüzeriz. Yine uzun ve kısa metre olarak. Karışık! Başka nerelerde yüzdünüz? 2011 Dünya Şampiyonası’nda yarı finale kaldım. 2012’de Bulgaristan adına Olimpiyatlara katıldım, 2013’te de Türkiye’ye geldim. Finallere girmek madalya kazanmak kadar önemli mi? Evet, doğru anladın! Zaten her yüzücü olimpiyatlara katılmaz. Oraya gitmek için bile müthiş başarılı olman gerekiyor. Olimpiyatlar ya da Dünya Şampiyonasına katılmak için bile onlarca kez yarış kazanman gerekiyor. Yüzmede kaç kadın var? Olimpikte 1000 civarı. Elenerek gider. Bu da saniye, dakika farkıyla olur. Yüzmede saniyelerin önemi çok büyüktür! Çok zor! En belirleyici şey ne? Zaman! Biz her daim zamana karşı yarışıyoruz. Saniyelerin müthiş önemi var. Kaç metre yüzdüğün, onu kaç saniyede bitirdiğin önem kazanıyor. Sadece kurbağalama yüzebilen biri olarak gözlerim yaşardı! Gülüyoruz O en kolayı! Avrupa şampiyonluğunda 6’ncı olmuştum. saniye farkıyla! En heyecanlandığınız yarışma hangisiydi? 2 yıl evvel, Türkiye için Avrupa Şampiyonluğu’nda mayo giydim ve 5’inci oldum. Benim için çok önemliydi çünkü kendimi Türklere, kulübüme kanıtlamam gerekiyordu. Madalya alamadım, ama o yol bile çok önemli! 'Kısa boyla iyi yüzücü olunmaz' Yüzmede en prestijli yarış ne? Olimpiyatlar elbette! İyi bir yüzücü olmak için uzun boylu olmak şart mı? Evet! Üstelik çok küçük yaşta eğitime başlamak lazım! Mesela sen bu boyla iyi yüzücü olamazsın. Ancak su jimnastiği yapabilirsin! Kadın yüzücü olmak mı daha kolay erkek yüzücü mü? Aslında zorluk hangi mesafede yüzdüğüne bağlı. Erkekler tabii daha güçlü oldukları için daha sıkı çalışabiliyorlar. Ve kadınlara göre daha başarılılar! Benim en iyi derecem, 200 metreyi saniyede bitirmek oldu. Saniyeleri matematiksel olarak hesaplamak için bile aşırı zeki olmanız gerek! En zorlandığınız yarışma neydi? 2012 Olimpiyatları! Çok zorlandım, çünkü ondan birkaç gün önce bir enfeksiyon atlattım, kilo verdim ve istediğim gibi yüzemedim. Galatasaray Spor Kulübü’nde nasıl davranıyorlar? İlk geldiğimde benden çok hoşlanmadılar. Hem Bulgar olduğum için, hem başarılı olup yerlerini aldığım için. Ama bu spor! Kazanırsın ya da kaybedersin. Alıştım artık! Bütün haklarım federasyona ait. Başarınızın sırrı ne? Çok çalışmak, mutlu olmak ve kendini adama! Günde kaç saat yüzme antrenmanı yapıyorsunuz? Günde 4 saat yüzüyorum, 3 saat kadar da jimnastik yapıyorum. Daha ağır spor yapamam, bir yerimi incitebilirim ve yüzemem! Özel bir diyetiniz var mı? Aslında istediğim her şeyi yiyorum. Yazın bol protein, kışın daha bol karbonhidrat alıyorum. Kışın mı yazın mı yüzmek/ yarışmak daha kolay? Yazın daha kolay ve keyifli tabii ki! Kışın karanlık, soğuk vs. Yazın her zaman daha başarılı oluyorum. Dünyada en iyi yüzücüler hangi ülkeden çıkıyor? Bu iş kaç yaşına kadar yapılır? Avustralya, Amerika, Rusya... Bu ülkelerde her zaman herkes yüzüyor. Burdaki futbol gibi. Ve genetik özellikleri de çok uygun. Ne kadar yapabileceğin kendine ne kadar iyi baktığınla ilgili. Ama genellikle 30’ların ortasında yüzmeyi bırakıyor, evleniyor ve anne oluyor kadınlar. Profesyonel bir yüzücü çok para kazanır mı? Yaşadığın ülkeye, katıldığın yarışmalara bağlı. Mesela Michael Phelps, en iyi erkek yüzücü. Yatarken bile para kazanıyor. Hem de milyon dolarlar! En iyi kadın yüzücü Katinka Hosszu. O da aşağı yukarı 500 bin dolar kazanıyordur. Yüzücü olunca kadınsal şeylerden vazgeçmek zorunda kalınır mı? Çok değil, ama saçlarınız zaten bozuluyor kısa kestirmek daha doğru. Çok ağır çalıştığım için göğüslerim yok, kas oluyor. Diğer kadınlardan daha erkek gibi hissediyorum, daha iriyim! Birçok erkekten de daha erkek gibiyim, güç anlamında! Ama istediğim gibi ojelerimi sürüyorum, makyaj yapabiliyorum. Ama suya girince onun bir parçası gibi hissediyorum, H2O’dan yaratılmış gibiyim! Aksesuarlar neler? Gözlük, bone şart! Ama asla küpe, yüzük, kolye takamazsın. Suda nasıl hissediyorsunuz? Bütün dertlerimi unutuyorum, kızgınlıklarım gidiyor, aşırı mutlu oluyorum! “Türk vatandaşı olmak için 1 dakika bile düşünmedim!” Türk vatandaşısınız, nasıl hissediyorsunuz? Bulgaristan’da 2013’te katıldığım yarışmada sağlık sorunları yaşadım ve doktora ihtiyacım olduğunu söyledim. Ama bütçeleri yoktu ve ben de Türkiye’yi tercih ettim! Çok mutluyum! Transfer parası filan da almadım! Konuştuk, söz verdiler ve bu sözle geldim! Ayrıca Türkiye hem Avrupa, hem İslam coğrafyası hem de Akdeniz’deki yarışmalara üye! Genelde sizden Türkler gelirdi bize? İşler değişti! Türkiye Bulgaristan’dan çok daha prestijli bir ülke, bir sporcu olarak her şeyimi karşılıyor, üstelik maaş da veriyor. Vatandaş olmak için bir dakika bile düşünmedim! Galatasaray Spor Kulübü de müthiş. Yarı zamanlı Londra’da yaşıyorsunuz galiba? Evet, yılın belli bir bölümünde Londra’da kalıyorum. Ama İstanbul’dayken de zaten dünyanın farklı yerlerine yarışmalara gidiyorum. Yani aslında dünya vatandaşı gibiyim. “Hayalim Rio’da kazanmak” Tutkuyla bağlı olduğunuz bir amacınız var mı? Evet, hayatımda ikinci kez olacak, Rio Olimpiyatları’na gidiyorum, hayalim kazanmak. 200 metre yüzeceğim. Her şey iyi giderse Tokyo’da 4 yıl sonra yapılacak Olimpiyatlara katılmayı hayal ediyorum. İlk madalyam gümüştü, yıllar evvel okula onu boynuma takıp gitmiştim. Şimdi geldiğim noktaya inanamıyorum. Kendimle gurur duyuyorum. Annem hem anne hem de baba oldu ve beni cesur bir kız olarak büyüttü. Bulgaristan’da kalsaydınız ne olurdunuz? Evli, çocuklu ve büyük ihtimal boşanmış olurdum! Orada insanların, kadınların hayatı genellikle böyle. Annem Türk vatandaşlığına geçince emin misin?’ dedi. “Ben de çok gurur duyuyorum” dedi.
Emre Saygı'nın sosyal medya platformu Younow'dan canlı yayınlanan interaktif Talk Show programı 'Hadi Be'nin konuğu, ünlü sunucu Simge Fıstıkoğlu oldu."GALİBA BEN ERKEĞİM" Normal yaşamında kadın zevklerinden uzak erkek gibi yaşamayı sevdiğini belirten Fıstıkoğlu "Markalara asla takıntım yok. Zevklerim konusunda kadınsı zevkim yok denilecek kadar az.. Alışveriş yapmayı sevmem, modayla ilgilenmiyorum, futbolu çok seviyorum ve hız tutkunuyum. Erkek gibi kadınım. Kadınlar gibi ince düşünmem ve plan yapmam. Bir olay yada bir erkek konusunda öyle demişti ama böyle mi demek istemişti diye düşünmem. Erkekler daha düz bakar ya her şeye, ben de erkek gibi bakarım. Ben baya maskülen kaldığımı hissediyorum kadınların yanında. Galiba ben erkeğim" dedi."EVLİLİĞE İKNA EDEN OLMADI" Birçok kez evlilik teklifi aldığını fakat kendisini ikna edebilen doğru insanın karşısına çıkmadığını belirten Simge Fıstıkoğlu "Evlilik için ikna edebilen olmadı. Yıllar önce evliliğin eşiğinden döndüm. Evlenmeme 20 gün vardı. Sonrasında da hakikaten doğru insan çıkmadı. Ve beni ikna edemedi. Evlilik konuşulmadı mı, birçok kez konuşuldu. Hayatta her şeyin en hayırlısını isterim. Çocuk isteği olarak da, bende kadınsal bir hormon baskısı yok. Erkek gibi kadınım dememin bir sebebi de bu" şeklinde konuştu. Simge Fıstıkoğlu Emre Saygı Magazin Haberler
0848 Son Güncelleme 0841 TAKİP ET Normal yaşamında kadın zevklerinden uzak erkek gibi yaşamayı sevdiğini belirten Fıstıkoğlu "Markalara asla takıntım yok. Zevklerim konusunda kadınsı zevkim yok denilecek kadar az.. Alışveriş yapmayı sevmem, modayla ilgilenmiyorum, futbolu çok seviyorum ve hız tutkunuyum. Erkek gibi kadınım. Kadınlar gibi ince düşünmem ve plan yapmam. Bir olay yada bir erkek konusunda öyle demişti ama böyle mi demek istemişti diye düşünmem. Erkekler daha düz bakar ya her şeye, ben de erkek gibi bakarım. Ben baya maskülen kaldığımı hissediyorum kadınların yanında. Galiba ben erkeğim" İKNA EDEN OLMADI Birçok kez evlilik teklifi aldığını fakat kendisini ikna edebilen doğru insanın karşısına çıkmadığını belirten Simge Fıstıkoğlu "Evlilik için ikna edebilen olmadı. Yıllar önce evliliğin eşiğinden döndüm. Evlenmeme 20 gün vardı. Sonrasında da hakikaten doğru insan çıkmadı. Ve beni ikna edemedi. Evlilik konuşulmadı mı, birçok kez konuşuldu. Hayatta her şeyin en hayırlısını isterim. Çocuk isteği olarak da, bende kadınsal bir hormon baskısı yok. Erkek gibi kadınım dememin bir sebebi de bu" dedi.
26 10 yaşında reklam filmleriyle başlıyor, 15 yaşında Molped reklamında oynuyor, sonra dizi oyunculuğuna yetenekli değil, çok da güzel bir aynı Nil, şu anda karşımda erkek olarak hafta önce, ameliyatla erkek çıkan haberler sadece bedeni değil erkek erkek, yeni adıyla Rüzgar, gerçekten bir enerjisi, verdiği his, beden hareketleri, konuşması, sesi, mimikleri…İnsan hayret dövmeler, oturması, kalkması, yürüyüşü…Ve göğsü yok da erkek cinsel organı yaşlarında yakışıklı, alımlı bir şeyiyle erkek, güzel bir de güzelmiş o o güzel kadın bedeni, 26 yıl boyunca içinde bir erkeği sonunda Rüzgar Erkoçlar, kendi özbenliğine çıkan haberlerin aslını, birinci ağızdan duymanız için bana aşağıdaki röportajı verdi, yoksa konuşmaya, ortalığa çıkmaya niyeti yok…Büyük mücadeleler vermiş bu genç adama şans onu çok açık olduğunu hissettiğinde kaç yaşındaydın?- 5 ya da 6…Neydi peki farklılık?- Görüntüm kızdı ama diğer kız çocukları gibi değildim. Barbie’lerle, bebeklerle oynamıyordum. Aklım fikrim erkek oyunlarındaydı. Evcilik oynanacaksa da ben mutlaka baba olacaktım. Sonra futbol oynamayı seviyordum. İyi de oynuyordum. Mahallede takıldığım çocukların hepsi erkekti. Farklıydım işte. Tam adını koyamıyorsun ama içinde hissediyorsun. 14’üme geldiğimde anladım ki, ben kız filan değilim, basbayağı Bana çok destek oluyorlar, hep oldular. Ama onların da yaşananları kabul etmeleri kolay olmadı. Ben ortanca çocuğum. Bir ablam, bir de kız kardeşim var. Bizimkiler benim erkek olmamı çok istemişler. Ama kız doğmuşum. Biyolojik olarak tabii!Küçüklüğünde etek, elbise giydirilince rahatsız oluyor muydun?- Hem de nasıl. 10 yaşında filandım, bir çocuk markasının erkek reyonundan şort veya tişört aldı annem, daha doğrusu ben seçtim, o da itiraz etmedi. Dünyalar benim oldu! İçinde kendimi en rahat hissettiğim giysilerimdi. Saçlarımı, Amerikan tıraşı kestirince de kendimi çok beğenmiştim. O halimle bir akrabamızın düğününde kızlar tuvaletine girecektim, orada çalışan biri, “Oraya giremezsin! Erkeklere girmen gerekiyor” demişti de ne kadar mutlu olmuştum. İçimde bitmeyen bir savaş vardı, ruhumla bedenim arasında...Peki içindeki bu savaşı birilerine anlatabildin mi?- Hayır. Çok uzun süre kendi içimde yaşadım. Zaten konduramıyorsun da kız gibi hissetmiyorum ama hissettiğim şeyin tam adını da koyamıyorum. Ergenlikte duvara tosladım. Çünkü fark ettim ki, kızlardan hoşlanıyorum. Tıpkı bir erkek gibi. Ama bir kadın bedeni içindeyim. Bu korkunç bir şey! İmalat hatası. Kadınları beğeniyorsun, onlardan heyecan duyuyorsun ama senin ambalajın da kadın. Üstelik güzel bir kadın. Fakat eşcinsel değilsin. Ben lezbiyen olmadığımı biliyordum. Hep doğuştan bana verilmiş o biyolojik bedenden kurtulmak istedim. Onu kırıp çıkmak, özgürlüğe kavuşmak istedim…Peki regl olduğunda ne hissettin?- Çok geç regl oldum. Lise sondum. Zaten kız bedenimdeki her şey çok geç gelişti. Memelerim de geç çıktı. “Daha zayıf olayım, kadınsı kıvrımlarım olmasın” gibi düşüncelerin…- Yok, zaten zayıftım. Çok fazla kadın formu’nda değildim. Peki ruhsal olarak ne tür değişimler yaşıyordun?- Hapishanede gibiydim. İçinden kıstırıldığım bedenden sürekli çıkmak, kurtulmak istiyordum. Bedenim kadındı, ruhum erkek. Ve nasıl yaparım da bedenimi ruhumla özdeşleştirebilirim diye uğraşıyordum. Sırf ruhsal tatmin için gidip erkek dükkânlarından alışveriş yapıyordum ama o da kesmiyordu. Hep bir şeyler eksik filan hiç zorluk yaşamadın mı?- Yaşamaz mıyım, yaşadım ama hep içimde. Diğer kız arkadaşlarım nasılsa, ben de öyleydim görünüşte, hep etek giymek zorundaydım. Öyle görünmez listeler var, kadınsan şunları şunları yapacaksın, erkeksen bunları, bunları. Ben hep “Başkaları ne der?” düzenine göre hayatımı an karşımda bir erkek duruyor. Ama google’daki fotoğraflarına baktığımda da çok güzel bir kadın… - Bu benim hem ödülüm hem lanetim. Bu dünyaya kadın bedeninde gelmişim, üstelik güzel bir kadının bedeninde. Güzellik tuhaf bir şeytan tüyü. Küçüklüğümden beri, “Ne güzel bir kızsın sen!” laflarıyla büyüdüm. Güzel olmak karşılıksız sevilmemi sağlıyordu. Beni hiç tanımayan insanlar sırf şirin, tatlı, güzel buldukları için benimle ilgileniyorlardı. E bu da kimsenin kolay kolay vazgeçebileceği bir şey değil, hepimiz sevilmek istiyoruz. Ama ne yazık ki, kendimi bir gün olsun kadın gibi kariyerin…- 10 yaşındaydım annemle birlikte bir cast ajansına yazıldım. O gündür bugündür oyunculuk yapıyorum. Reklamlarla başladım, sonra diziler geldi. İlki Molped reklamıydı, 15 yaşındaydım o zaman. İlk dizim Seni Yaşatacağım.’ Berna Laçin’in kızını oynadım, sonra Kadir İnanır’la oynadım ve gerisi geldi, 16 senedir bu sektörün içindeyim…Oyunculuğunun, durumunu gizlemekte bir faydası oldu mu?- Oldu. İyi oyuncuymuşum demek ki, kimse bir şey anlamadı. Ama hayatımı kolaylaştırdı mı’ diye sorarsan, hayır. Düşünme fırsatım bile olmadı. Sürekli çalışıyordum. Hiç durmadan. Kendi içime dönüp düşünebileceğim bir zaman kalmıyordu bana. Sadece iş. Sadece iş. Ve o işin ardı arkası bu kadar güzel bir kadına asılmıyor muydu adamlar?- İşte esas sorun oydu. Erkekler sürekli laf atıyor, beraber olmak istiyor, anlatamıyorsun. Hep susmak zorunda kalıyorsun. Her şeyi kendi içimde yaşadım. Ben kadın bedeniyle oyunculuk yaptığım dönemde, bir görüşmeye gideceğim zaman, o dişi kıyafetleri giymeden banyoda ağlardım. Çok zordu. Parlatıcı sürmek bile işkence gibi geliyordu bana. Kadınların hoşuna gider güzelleşmek, süslenmek, makyaj yapmak ama ben kadın değilim ki, nefret ediyordum. Hele topuklu ayakkabı giymek… Şu an o kadar rahatım, özgürüm ki, oynamama gerek yok, kendimim. Senelerce oynadım. Tamam dizilerde oyuncuydum ama onun dışında kendi gerçek hayatımda da oynuyordum Nil diye bir kadını. Sadece kamera önünde değil yani. Sete gittiğimde de bir kadın gibi davranmam gerekiyordu, el hareketlerimden mimiklerime kadar, oysa içimde fırtınalar kopuyordu... Ailenden kimse, “Tedavi olacaksın. Psikiyatristlere götüreceğiz seni. Düzelteceğiz” filan demedi mi?- Ben içimdekileri dışa vurmuyordum ki. Anneme 5 sene önce anlatmaya başladım. 5 yıl önce ona dedim ki “Ben kadınlardan hoşlanıyorum!” Eeee…- “Nasıl yani?” dedi. Beni lezbiyen zannetti. Yanlış anlamasın diye, “Ama ben eşcinsel değilim” dedim, “Kadınlardan kadın gibi hoşlanmıyorum, kadınlara karşı erkek gibi hissediyorum.” Zaten o yüzden bu yola girdim, o yüzden ameliyat oldum, o yüzden hormon alıyorum. Özüme dönüyorum. Özüm bu benim. Bir bütün olmaya çalışıyorum. İnsan her şeyden önce kendini sevmeli, ben kendimi sevmiyordum, kendimle barışık değildim. Ancak bu ameliyattan sonra olmaya ne zaman karar verdin? - Son bir senedir yaşadığım psikolojik sorunlar çok ağır gelmeye başladı. Tamam çevreye karşı rol yapıyordum ama artık bünyem kaldırmamaya başladı. Kadınsın ve oyuncusun ya, “Niye hep kısa saçlısın?” diyorlardı, gittim saçlarıma kaynak yaptırdım. Bir taraftan da işimi iyi yapmak istiyordum fakat böyle davrandıkça da kendimden uzaklaşıyordum. Bu çelişkiler yüzünden sorun öldü, Rüzgar doğdu…Peki insan ameliyata girerken ne hissediyor?- Girerken değil de, çıktığımda ne hissettiğimi söyleyeyim Yeniden doğmuş gibi hissettim. Nil öldü, Rüzgar kesildi mi?- mi yapıldı?- Evet. Bacağımdan kemik alındı, üzerine bir de kas dokusu eklendi. Hormon almak nasıl etkiliyor insanı?- Sinirli oluyorsun. Yavaş yavaş kafa yapının da değiştiğini görüyorsun. Şu an daha iyiyim. Daha alışmış durumdayım. Ama cinsiyet değiştirme operasyonu ve süreci gerçekten zor ve eziyetli. Kimse bunu spor olsun diye, zevk olsun diye yapmak istemez. Katlanması kolay bir şey değil. Buna katlanıyorsan demek ki ortada 26 yıldır süren bir zorunluluk hali yaşıma kadar hiçbir erkekle sevişmedimBu kadar set, diziler, insanlar… Hiçbir şeylerden şüphelenmiyorlar mıydı? Bu kadar mı iyi gizliyordun?- Evet iyi gizlemişim. Zaten işime gidiyordum, merhaba, merhaba, işi bitirip eve adamlar memene bakıyorlar, popona bakıyorlar, yatağa atmak istiyorlar…- Kusacak hale geldim. Bir yere kadar ruhun dayanıyor sonra mümkün olamıyor. Artık ben bu bedenle devam edemeyeceğimi anladım. Ya bu beden bitecekti ya da ben… Bunun dışında gizli bir hayatın var mıydı?- Ben hayatım boyuncu hiçbir erkekle birlikte olmadım, sevişmedim. Hiç erkek sevgilim olmadı. Hoşlanan insanlar oldu ama cinsel olarak hiçbir erkekle olmadım. Hep kadınlarla birlikte oldum. Ama bunu saklamak durumundaydım. Bir dizi yemeği oluyor mesela, “Erkek arkadaşın gelmiyor mu?” Hani “sevgilim sevgilim” diye lafını ediyorum ya, “Nerede sevgilin?” diyorlar, “Niye getirmedin” diyorlar, her defasında bir başka yalan söylemek zorunda kalıyordum. Peki içince… İçindeki erkek ortalığa çıkmıyor muydu?- Hayır hiçbir zaman. En zorlandığın dönem hangisiydi? Şimdi mi?- Hayır, şu an bir kalıbın içinden çıkıp, özgürlüğüme kavuştuğum dönem. Kendimi kuşlar kadar hafif hissediyorum. Çünkü yalan konuşmaktan nefret eden bir insanım ve hayatım yalandı. Nil olarak var olduğum müddetçe ben bir insan birini suçluyor mu? Ya “Ben neyim?” diye kendi kendine kahrediyor mu?- Yok kimseyi suçlamadım. Erkek olduğumu biliyordum. Bu konuda bir tereddüdüm yoktu. Sorun, kendimi yansıtamıyordum. O yüzden de kimseyle samimi olamadım, hep bir mesafe vardı insanlarla aramda. Bir ortama girmek istemiyordum, sohbet etmek istemiyordum, çünkü ben, ben değildim. İşim biter, ben anlattığın 26 yıllık yalnızlık…- Biraz öyle. Her şeyi kabul ederek bu yola girdim. İnsanların beni kabullenmesini de beklemiyorum. İsteyen eder, istemeyen etmez. Ama benim gerçeğim bu, ben erkektim, sadece bedenim farklıydı, şimdi özüme hayatım benim seçimim benim cinsel organımAmeliyata nasıl karar verdin?- Hep erteliyordum. Biraz sonra, biraz daha sonra… Ama bir baktım ki kendin gibi olamadığın zaman, her şey emanet’ duruyor. İstediğin kadar para kazan, o da tatmin etmiyor. Ben parayı değil, kendim olmayı tercih ettim. Oyunculuğu bırakmayı bile göz aldım…Peki ameliyata karar verince hemen “Gel” dediler mi?- Hayır, tabii ki öyle değil. İki sene Çapa’ya gittim. Çeşitli testler yaptılar. Psikolojik tedavi uyguladılar. Ben her terapide hissettiklerimi anlattım. Bir süre sonra doktor kararıyla hormon almaya başladım, yedi aydır kullanıyorum. İki senenin sonunda da “Artık kadından, erkek bedenine geçmeye hazırdır” diye heyet raporu aldım. O rapor olmadan ameliyat olabilmek mümkün değil. Ünlü olman ekstra sorun yarattı mı?- E, o yüzden gündeme geldim. Ama unutmasınlar ki, benim de bir ailem var. Bu süreçte onların da hırpalanmasını istemiyorum. Bu anlattıklarında yanlış’ olan ne var ki? İnsanlar seni neyle suçluyorlar?- Suçlama değil de çok alışılagelen bir durum değil. O yüzden…Basında ve sosyal medyadaki kendinle ilgili haberleri okuyunca ne hissediyorsun?- Benim hayatım, benim seçimim, benim cinsel organım… Kimseyi ilgilendirmez. Kimseye laf düşmez. Böyle Emre Yunusoğlu
erkeğim ama kadın gibi hissediyorum