🎋 Ikindi Namazını Terkeden Kimsenin Işlediği Amelleri Boşa Gider

Namazı terkeden ise, kâfir ve müşrik olur. “Kul ile küfür arasında ancak namazı terk vardır.” 24. “Küfür ile iman arasında namazı terk vardır.” 25. “Bizimle onlar arasındaki ahid namazdır. Kim namazı terk ederse, küfre düşmüştür.” 26. “Kul ile küfür ve iman arasında namaz vardır. Onu terk eden, şirke Dinlerini delille öğrenmeyen kimseler kendilerine delil sorulmasından rahatsız olmaktalar. zira dini meselelerde kendilerinin beğendiği, yorum üzerine bina ettikleri düşüncelerini ortamlarda arz etttiklerinde “bunun delili nedir” diye kendilerine soru yöneltimesini sevmedikleri gibi bu tarz soruları soranlara da kınamada bulunmaktalar. hatta şöyle derler; “sen delilden ne Ehli Sünnet demek, Kur'an ve sünnetin öğrettiği şekilde inanan ve yaşayan Müslümanlar demektir. Ebedi kurtuluşa vesile olacak imanı bilmek ve Allahu Teala'yı tanımak, ancak Ehl-i Sünnet itikadına sahip olmakla mümkündür. Namazkıldığı yerde kaldıkça kimseye eziyet etmediği ve abdesti bozmadığı takdirde (ve yahut da dünyaya ait konuşmadığı) takdirde, melekler ona şöyle dua ederler: “Allah’ım! Sen buna rahmet et; Allah’ım! Onu yarlığa; Allah’ım! Tövbesini kabul et” derler.”. Hadiste geçen (çarşı), insanların ticaret “İkindi namazını terk eden kimsenin işlediği amelleri boşa gider.” İkindi namazını terk eden kimsenin, işlediği amellerinin boşa gitmesi demek, bu namazı terk edenin işlediği işlerin sevabının heder olması veya azalması ya da hadislerde (Buhârî, Mevâkît 16, Tevhîd 23,33) geçen, meleklerin Allah’ın huzurunda o kişi lehine olan şahitliğinden mahrum kalması demektir. Bunu, ikindi Öyleki Efendimiz (SAV) “İkindi namazını terk eden kimsenin işlediği amelleri boşa gider" (Buhârî) buyurmuşlardır. İkindi namazının kazası günün namaz kılınması uygun görülmeyen üç kerahat vakti dışında her an kılınabilir. Bu vakitleri şöyle sıralayabiliriz. 1. Güneş doğduktan sonra 40-50 dakika. 2. 482 Ebu Hureyre'den şöyle nakledilmiştir: "Hz. Peygamber bize öğle veya ikindi namazlarından birini kıldırdı. (İbn Şîrîn Ebu Hurey-re'nin bunun hangi namaz olduğunu belirttiğini, ama kendisinin bunu unuttuğunu söylemiştir) İki rekattan sonra selam verdi. Sonra Mescidin (ön tarafına) konmuş kütüğe yöneldi ve ona yaslandı. Dediki: “İkindi namazını erken kılın, zîra Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): “Kim ikindi namazını terkederse ameli boşa gider” buyurdu.”[49] AÇIKLAMA: 1- Bulutlu günde vaktin tayininde yanılma olabileceği için namazın gecikebilme ihtimali fazladır. Namaz kılan, güler yüzlü, parlak ve nurani yüzlü olur. Sevinç ve neşe alametleri yüzünde ve gözlerinde aşikâr olur. Kendi kusurlarını ve Hak teâlânın lütuf ve ihsanını görür de, alnından terler dökülür, burnunun delikleri sulanır. Kulak altları ve burun delikleri hafif bir şekilde terler. Güzel bir şekilde kokar. Sonra öğle namazını dünkü ikindi vaktine yakın bir zamana kadar tehir etti. Sonra ikindiyi o kadar geciktirdi ki namazdan çıkan bir kimse ´güneş kıpkırmızı oldu1 derdi. Sonra şafağın kaybolma zamanı yaklaşıncaya kadar akşam namazını geri bıraktı. Sonra yatsı namazını gecenin ilk üçte biri geçinceye kadar geciktirdi. İkindi namazını terk eden kimsenin, işlediği amellerinin boşa gitmesi demek, bu namazı terk edenin işlediği işlerin sevabının heder olması veya azalması ya da hadislerde (Buhârî, Mevâkît 16, Tevhîd 23, 33) geçen, meleklerin Allah'ın huzurunda o kişi lehine olan şahitliğinden mahrum kalması demektir. Bunu, ikindi HDd60Oa. İkindi namazını terkeden kimsenin işlediği amelleri boşa gider hadisi Büreyde radıyallahu anh’ın belirttiğine göre, Peygamberimiz şöyle buyurdu “İkindi namazını terk eden kimsenin işlediği amelleri boşa gider.” Buhârî, Mevâkît 15. Ayrıca bk. Nesâî, Salât 15; İbni Mâce, Salât 9 Hadisi nasıl anlamalıyız? İkindi namazını iş güç ve birtakım meşguliyetler için bırakılmamasının gerek olduğunu buraya kadarki rivayetlerden öğrendik. İkindi namazını yarıda bırakan kişinin, yaptığı amellerin hiçe gitmesi demek, bu namazı yarıda terk edenin kazandığı sevapların boşa gitmesi veya azalması ya da daha önceki hadislerde geçen, meleklerin Allah’ın nezdinde o kişi çıkarına olan tanıklığından mahrum kalmasıdır. Bunu ikindi namazını yarıda kestiği gün veya terkettiği gün yaptığı amellerin sevabı küçülür tarzında anlayanlar da Melek, Bununla anlatılması amaçlanan anlamın ikindi namazını kılmayan kişinin geçmişde yerine getirmiş olduğu amellerin hiçe gitmek anlamına gelmediğini özellikle işaret etmiştir ve buna kanıt olarak da “Sizden kim dininden döner ve kâfir olarak ölürse, işte onların bütün yaptıkları dünyada da ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateş halkıdır, orada ebedî kalacaklardır.” Bakara sûresi, 217 ayetini anmış, bütün amelleri hiçe götüren şeyin sadece dinden dönmek ve kafir olarak hayatın son bulması olarak ifade etmiştir. Hadisten Öğrendiklerimiz. Namazları yarıda kesmek veya terk etmek, büyük günahlardandır. Özelliklede ikindi vakti namazını yarıda bırakmanın daha büyük günah olduğu gerçekdir. Namazı inkar ederek yarıda naması kesen kafir olur; inkar etmediği halde namazı boşlayıp kılmamak büyük günah olur. Ramazan Ayı'nda kardeşlerimizi ikilemde bırakan sorulardan bir tanesi de 'namaz kılmıyorum ama oruç tutabilir miyim?'dir. Kıymetli dostlar, daha sorunun gelişinde bir acayiplik olduğunu muhakkak farketmişsinizdir. Namaz kişinin Mü'min, Müslüman olduğunun en ama en bariz alâmetidir. Öyleki, Müslüman bir beldede, bir yabancının cesedi bulunsa, o cesedin dizlerine ve ayaklarına bakılır. Namaz izi varsa İslâmi usûllere göre defnedilir. Yoksa, sûreta insan oluşuna hürmeten, bir yere gömülür. Diğer aylarda hiç aklımıza gelmese de, Elhamdülillah Ramazan'da Müslüman olduğumuzu hatırlar ve ona göre bir ay geçirmeye çalışırız. Milletçe Ramazan Ayı'nı el üstünde tutmaya gayret ederiz. Ancak, dinimizi yılda bir ay hatırladığımızdan olacak, bazı absürt hâllerle karşı karşıya da kalırız, ibadetimizi yapalım derken. Bunun en meşhur örneği, yukarıda zikrettiğimiz sorudur. Kişi namaz kılmadan da oruç tutabilir mi? İbadetleri insan vücudundaki organlara benzetecek olursak, Oruç el veya ayak ise Namaz baş, yani kafa gibidir. Elsiz veya ayaksız kalan baş yani kafa hareket kâbiliyetinden yoksun olur. Ama baş olmayınca, el ya da ayağın bir önemi kalmaz, çünkü başsız bedende hayatiyet yok olmuştur. Namaz mü'minin hayatiyet alâmetidir. Bir kişi denizin ortasında olsa, tek koluyla tutunabilecek bir tahta parçası bulsa, yani namazın şeklini îfa edecek bir eli, kolu boşta kalsa vakit girdiğinde o kişiye namaz farz olur. Kısacası; kılsak da kılmasak da, öncelikli olarak kabul edeceğimiz şey, namazın şart olduğudur. 'Yok canım olmasa da olur, sen orucunu tut, gerisini boş ver...' gayet sakıncalı bir anlayıştır. Bir ibadeti yapmak, insanın üzerinden diğerlerini kaldırmaz. Kişi dinin bir emrini yerine getirmese günahkâr olur, ama hafife alsa, alay etse veya inkâr etse, dinden çıkar. O sebeple insanın ağzından çıkana dikkat etmesi gerekir. Şimdi gelelim, neden "namaz vücudumuzda baş gibidir de; oruç, zekat, hac, sadaka vermek, fakiri, yetimi, zorda, darda kalmışı koruyup gözetmek, ilim öğrenmek, helâl kazanmak, kurban kesmek, mahlûkata şefkâtle muamele etmek gibi ibadetler diğer organlara karşılık gelir" benzetmesine. Nasıl ki baş hayâtiyeti temsil ettiği gibi aynı zamanda kişinin aklî faaliyetleri yürüttüğü organı kabul ediliyorsa, namaz da insanın Allah'ın razı olacağı kul olma yollarını akletmesini sağlayan yegâne ibadettir. Namazı lâyıkıyla kılma gayretinde olan kişi, kendiliğinden günahlardan uzaklaşır, diğer ibadetleri hem kolay hem de güzel görmeye başlar. Hatta diğer ibadetlerin tadını, güzelliğini dahi namazla alır. Dostlar, buyrun denemesi bedava; eğer ki namaz kılmıyor ancak oruç tutuyorsanız, Ramazan'da oruçla beraber namaza başlayın. Ama Ramazan'dan sonra kılmam, kılamam ki demeyin. Eğer sonrasında kılmayacak olsanız bile bir ay alnınızı Rabbinize secdeye götürün. Bari şu Ramazan'da oruç tutmanın aç, susuz, uykusuz kalmak değil aslında nasıl zevkli bir ibadet olduğunu idrak edin. En baştaki soruya gelecek olursak, namaz kılmasa bile kişinin Ramazan Ayı'nda Rabbinin bir emrini tutmaya çalışmasına, oruç tutmasına kimse kötü diyemez, fakat gelin bu Ramazan 5 vakit namazla tutun orucunuzu. Orucun tadına, mânâsına, sırrına erin inşaallah. NAMAZLA İNSAN OLURUZ! Dostlar, namazda öyle bir sır, öyle bir hâl vardır ki, lâyıkıyla mı edâ edildi, yoksa emri yerine getireyim diyerek gelişigüzel mi kılındı, hemen kendini belli eder. Kişinin namazdan önceki hâliyle, sonraki hâli arasında bir fark yoksa o namaz eksik bir namazdır. Çünkü lâyıkıyla kılma gayretiyle edâ edilse, kılanın derecesini yükseltir. Doğal olarak derecesi yükselen insanın anlayışı da, algısı da, hadiselere, insanlara tepkisi de değişir. İşte namaz, kılan da bu etkiyi yapmıyorsa, Allah Teâlâ'nın razı olacağı bir kul olmanın yollarını aklettirmiyorsa, diğer ibadet taatleri sevdirmiyorsa, aratıp buldurmuyorsa o namaz eksik kılınmıştır. Cenâb-ı Allah'ın bizim namazdaki haraketlerimizi taklid eden melekleri vardır. Bir grubu sadece rükû eder, bir grubu sadece secde eder, bir grubu sadece kıyamdadır , bir grubu sadece tesbihattadır... Fakat hiç biri bütün olarak bir namazı kılmaz. Namaz kılma şerefi bir tek Ademe yani İnsana verilmiştir. Sebeb-i İcad-ı Âlem olan Efendimiz sas, ' Bana sizin dünyanızdan üç şey sevdirildi...." buyurduğu Hadîs-i Şerif'inde, namazı gözünün nûru olarak zikretmiştir. Namaz sadece dinimizde değil, Allah tarafından peygamberleri aracılığıyla kullarına bildirdiği tüm dinlerde olan bir emirdir. Yani, Allah Teâlâ kendisine ibadet etmenin yegâne şekli olan namazı tüm peygamberlere ve ümmetlerine de farz kılmıştır. Namaz Allah katında öylesine kıymetlidir ki Efendimiz sas, "Kıyamette kulun ilk sorguya çekileceği ibadet, namazdır. Namazı düzgün ise, diğer amelleri kabul edilir. Namazı düzgün değilse, hiçbir ameli kabul edilmez." buyurmaktadır. Ölen bir kimsenin ardından Kur'ân okumak, Kelime-i Tevhid, Salât-u Selâm biriktirip hediye etmek, cami, okul, hastane, kurs yaptırmak, sadaka vermek, yetim doyurmak muhakkak güzeldir ve bu hediyeler o kimsenin ruhuna iletilecektir fakat bunların hiçbirisi o kişinin hayattayken kıldığı iki rekat farz namazının yerini tutamaz. Efendimiz sas, "Namaz mü'minin Miracıdır." buyurmuştur. Dostlar Allah aşkına, kim Rabbi olan Allah Teâlâ ile karşılıklı görüşmeyi istemez. Derdini, hâcetini, isteğini, sorusunu, sıkıntısını ve dahi şükrünü bizzat Rabbine arz etmek istemez ki. Namaz bize bu fırsatı günde 5 kere sunan bir nimettir. Kaldı ki, bu nimetten kendini, ruhunu, nefsini mahrum etmenin bir cezası vardır. Cenâb-ı Hakk bizleri böyle bir nimete nankörlük etmenin, namaz kılmamanın cezasından muhafaza buyursun. Âmin. AZRAİL'E BEKLE DEDİRTEN ZâT Azrâi l Allah için ibadete düşkünlüğüyle meşhur bir zât'ın ruhunu kabzetmek üzere yanına gelir. Dostlar burada bir parantez açmakta fayda var. Ölüm hâdisesi kendilerine çirkin geldiği için yabancıların kültüründe kötü, karanlık, çirkin olarak tanıtılır. Ancak Hz. Azrâil, dünyada görüp görebileceğiniz en güzel simâlı kişiden bile daha güzeldir. Kültürümüze sokulmak istenen bu nevi çarpık simgelere prim vermemek gerekir. Azrâil emaneti almaya geldiğini söyleyince, halim selim olmasıyla tanınan o Allah dostu, bir anda celâllenir. Sen emaneti şimdi teslim alamazsın, hele biraz bekle der. Azrâil "Ben Allah'tan emir aldım, itiraz mı ediyorsun?" deyince o zât, "Ey Azrâil, ben de Allah Teâlâ'dan emir aldım. Şu anda akşam namazı vakti girdi. Önce namazımı kılayım, sonra ne istiyorsan yaparsın." karşılığını verir. Bu esnada Cenâb-ı Hakk'tan hitap erişir "Ey Azrâil, o kulumu rahat bırak, namazını kılsın." Bunun üzerine Hazret abdestini alıp namazını kılar, selâmını verir ve ruhunu teslim eder. Sevgili dostlar, işte namaz kişiye Azrâil'i bekletecek bir Allah yakınlığı sağlar. Bizim bir komşumuz var günde beş vakit kılıyor ama hanımına şöyle eziyet ediyor, böyle ahlâksızlık yapıyor, şöyle günaha meyilleri var diyenler olacaktır muhtemelen. Kardeşlerim sizi temin ederim o kişi namaz kılmıyordur. Bedeniyle yatıp kalkıyordur, kalbiyle değil. Diğer türlü, günde beş vakit Allah Teâlâ'nın huzuruna duran kimsenin, birazdan namaza gittiğimde hesap sorarsa ne derim korkusuyla tâbir yerindeyse tir tir titremesi gerekir. AYET-İ KERİME "İman edip iyi işler yapan, namaz kılan ve zekât verenler var ya, onların mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler." Bakara 277 "Günahkârlara Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir? diye uzaktan uzağa sorarlar. Onlar şöyle cevap verirler Biz namaz kılanlardan değildik." Müddesir Sûresi 42- 43 HADİS-İ ŞERİF "Bir mümin namaz kılmaya başlayınca, Cennet kapıları onun için açılır. Rabbi ile arasında bulunan perdeler kalkar. Bu hâl namaz bitinceye kadar devam eder." Taberâni ? "Kul namaza durduğunda, bütün günahları getirilir. Başı ve omuzları üzerine konulur. Rüku ve secdeye gittikçe dökülür, o insandan ayrılır." Taberâni "İkindi namazını terkeden kimsenin işlediği amelleri boşa gider." Riyâzüs-Salihin ? "İman ile küfür arasındaki fark, Namazı kılıp kılmamaktır." Tirmîzi SORDUM-ÖĞRENDİM Kardeşlerim, kaza adı üzerinde bir kimsenin elinde olmayan bir durum sonucu ortaya çıkan neticedir. Yani; kişinin keyfine kalmış bir şey değil, tüm tedbirlere rağmen yine de vukû bulan hâdisedir. Bir Müslüman, "işlerim yoğun, dersim var, abdest aldıktan sonra türbanımı düzeltmeye üşeniyorum, ayağımı yıkamak zor geldi, en iyisi rahat rahat evde kılarım, akşam kılarım" dediğinde namazı kazaya bırakmaz, o vakti terketmiş olur. Çünkü namaz kazaya bırakılmaz, elde olmayan bir sebepten dolayı kazaya kalabilir en fazla. DUA "İbrahim duası" "Rabbic'alnî mukîmas salâti ve min zurriyyetî rabbenâ ve tekabbel duâ" İbrâhîm-40 "Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazını dosdogru kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! duamı kabul et!" Âmin Hz. Fahri âlem Efendimiz namaz kılarken, "Ben İbrahim'in kabul olmuş duasıyım" buyuruyor. Yasal Uyarı Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın. Eyvah ramazan ayı bitti! 18 Temmuz 2015, Cumartesi Mü'minlerin 11 ay yolunu gözledikleri, rahmet, mağfiret ayı sona erdi. Acaba bu ayın nimetlerinden nasiptar olabildik... Niye bayram ettiğini bilmeyen, niye oruç tuttuğunu da bilmez! 17 Temmuz 2015, Cuma Kardeşlerim, Ramazan-ı Şerif'in sonunda "Oh Ramazan'dan kurtulduk!" der gibi, bitişine sevine sevine, yeme içme... Fitrelerinizi unutmadınız değil mi? 16 Temmuz 2015, Perşembe Kıymetli dostlar olur insanlık hâlidir; iş, güç, verdim, veriyorum derken unutulabilir, Fitre'lerinizi Bayram Namazı'ndan... Ümmetim tek vücut gibidir! 15 Temmuz 2015, Çarşamba Kıymetli dostlar, sayfamızdaki resimlerle dünyanın dört bir tarafından sizlere Ümmet-i Muhammed'in Kadir Gecesi... Zekatı verenin malı da kalbi de temizlenir 14 Temmuz 2015, Salı Zekat sadece malı temizlemez, o mala sahip olma hırsını da kalpten temizleyen, eşi benzeri olmayan bir ibadet,... KÜNYE HAKKIMIZDA HARİTA YASAL ARA İLETİŞİM ANASAYFA HADİSLER “İkindi Namazını Terk Eden Kimsenin İşlediği Amelleri Boşa Gider” Hadisi “İkindi namazını terk eden kimsenin işlediği amelleri boşa gider” hadisini nasıl anlamalıyız?Büreyde radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu “İkindi namazını terk eden kimsenin işlediği amelleri boşa gider.” Buhârî, Mevâkît 15. Ayrıca bk. Nesâî, Salât 15; İbni Mâce, Salât 9 Hadisi Nasıl Anlamalıyız? İkindi namazının önemini ve faziletini, alışveriş, iş güç ve ticaret gibi birtakım meşguliyetler sebep gösterilerek terk edilmemesi gerektiğini buraya kadarki rivayetlerden öğrendik. İkindi namazını terk eden kimsenin, işlediği amellerinin boşa gitmesi demek, bu namazı terk edenin işlediği işlerin sevabının heder olması veya azalması ya da önceki hadislerde geçen, meleklerin Allah’ın huzurunda o kişi lehine olan şahitliğinden mahrum kalması demektir. Bunu, ikindi namazını terk ettiği gün işlediği amellerin sevabı azalır tarzında anlayanlar da olmuştur. İbni Melek, bununla kastedilen anlamın ikindi namazını kılmayan kimsenin geçmişteki bütün amellerinin boşa gitmesi demek olmadığını özellikle belirtmiş ve buna delil olarak da “Sizden kim dininden döner ve kâfir olarak ölürse, işte onların bütün yaptıkları dünyada da ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateş halkıdır, orada ebedî kalacaklardır.” Bakara sûresi, 217 âyetini zikretmiş, bütün amelleri boşa gideren şeyin sadece dinden dönmek ve kâfir olarak ölmek olduğunu ifade etmiştir. Yoksa Hâricîler’in iddia ettiği gibi, böyle hadisler, büyük günah işleyenin kâfir sayılmasının veya Mu’tezile’nin iddia ettiği gibi büyük günahların sâlih amelleri boşa çıkaracağının veya ibtal edeceğinin delili değildir. Hadisten Öğrendiklerimiz Namazları terk etmek, haram olan büyük günahlardandır. Özellikle ikindi namazını terk etmenin daha büyük bir haram olduğu sahih rivayetlerle sabittir. Namazı inkâr ederek terk eden kâfir olur; inkâr etmediği halde ihmal ederek kılmayan büyük günah işlemiş olur. Ehl-i sünnet mezheplerinin itikadına göre, büyük günah işlemek insanı dinden çıkarıp kâfir kılmadığı gibi, büyük günahlar bütün sâlih amellerin sevabını da ortadan kaldırmaz. Bir günün ikindi namazını terk eden kimsenin o günkü ameli noksan olduğu için, günlük sevabı da noksan olur. Kaynak Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları İslam ve İhsan PAYLAŞ İslam ve İhsan İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de “Allâh katında dîn İslâm’dır …” Âl-i İmrân, 19 buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan böyle bir dîn aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” Âl-i İmrân, 85 ... Peygamber Efendimiz Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret hac etmendir” buyurdular. “İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular. İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16 Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir. Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” Muvatta’, Kader, 3. Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir. Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307 Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” er-Rad, 28 Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir. İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal ilm-i hâl sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır. İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz. Erkam Medya © islam&ihsan 2013 - 2022 altında yayınlanan yazıların tüm hakları mahfuzdur. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi yazıların tamamı izinsiz kullanılamaz. Riyâzus Sâlihîn / İmâm Nevevî BÖLÜM -75- Sabah ve İkindi Namazlarının Fazileti hakkında sahih hadis-i şerifler... 1049. Ebû Mûsâ radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu “İki serinlik namazını, sabah ve ikindiyi kılan kimse cennete girer. ” Buhârî, Mevâkît 26; Müslim, Mesâcid 215 1050. Ebû Züheyr Umâre İbni Ruveybe radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittiğini söyledi “Güneş doğmadan ve batmadan önce namaz kılan bir kimse cehenneme girmeyecektir. ” Resûl–i Ekrem bu sözüyle sabah ve ikindi namazlarını kastetmişti. Müslim, Mesâcid 213–214. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 9 Cündüb İbni Süfyân radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu “Sabah namazını kılan kimse Allah’ın himayesindedir. Dikkat et, ey Ademoğlu! Allah, bizzat himayesinde olan bir konuda seni sorguya çekmesin. ” Müslim, Mesâcid 261–262. Ayrıca bk. Tirmizî, Salât 51, Fiten 6; İbni Mâce, Fiten 6 1052. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu “Birtakım melekler geceleyin, diğer birtakımı da gündüz vakti birbiri ardınca gelip sizin aranızda bulunurlar. Onlar sabah namazı ile ikindi namazında bir araya gelirler. Geceleyin aranızda kalmış olanlar Allah’ın huzuruna çıkarlar. Allah Teâlâ, kullarının halini çok iyi bildiği halde, meleklere –Kullarımı ne halde bıraktınız? diye sorar. Melekler –Onları namaz kılarken bıraktık; yanlarına da namaz kılarken varmıştık, derler. ” Buhârî, Mevâkît 16, Tevhîd 23, 33; Müslim, Mesâcid 210. Ayrıca bk. Nesâî, Salât 21 1053. Cerîr İbni Abdullah el–Becelî radıyallahu anh şöyle dedi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında idik. Dolunay halindeki aya bakarak şöyle buyurdu “Siz şu ayı güçlük çekmeden gördüğünüz gibi, Rabbinizi de açıkça göreceksiniz. Güneş doğmadan ve batmadan önceki namazları kaçırmamak elinizden geliyorsa, kesinlikle kaçırmayıp kılınız. ” Buhârî’nin bir rivayetinde “Resûl–i Ekrem, ayın on dördüncü gecesi aya bakmıştı” denilmektedir. Buhârî, Mevâkît 16, Tefsîru sûre 50 2, Tevhîd 24; Müslim, Mesâcid 211. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 19; Tirmizî, Cennet 16; İbni Mâce, Mukaddime 13 1054. Büreyde radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu “İkindi namazını terkeden kimsenin işlediği amelleri boşa gider. ” Buhârî, Mevâkît 15. Ayrıca bk. Nesâî, Salât 15; İbni Mâce, Salât 9 26. Büreyde radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu "İkindi namazını terkeden kimsenin işlediği amelleri boşa gider." Buhârî, Mevâkît 15. Ayrıca bk. Nesâî, Salât 15; İbni Mâce, Salât 9

ikindi namazını terkeden kimsenin işlediği amelleri boşa gider